Türkiye Medya Akademisi Dergisi

Understanding The Western Perspective In The Process Of Decolonialism Through Documentary Films Influenced By Orientalism

2024-04-01T12:30:44+03:00

The strengths of documentary cinema in depicting cultural, social and historical issues and the responsible use of this power are among the leading debates in the field of cinema. In particular, the representation of Eastern cultures in documentaries is addressed as distorted through orientalist stereotypes and prejudices. In this study, feature films that won awards at the International Documentary Film Festival Amsterdam (IDFA) were examined, and 13 films about Eastern societies were selected as a sample and analyzed in terms of orientalist representations. The research presents findings on how the awarding criteria at IDFA have been based on orientalist representations over time. This study aims to raise awareness of orientalist representations and contribute to decolonialism studies.

Televizyon Dizilerinde Muhafazakâr ve Seküler Ayrımının Alımlanması: Kızıl Goncalar Örneği

2024-07-24T15:26:44+03:00

Çalışmanın amacı, Kızıl Goncalar dizisi özelinde muhafazakâr ve seküler kesim temsillerinin, dizide hangi mesajları verdiğinin, dizinin izleyenler üzerindeki etkilerinin ortaya konulmasıdır. Bu amaçlar doğrultusunda çalışmada “Dizinin izlenme nedenleri nelerdir?”, “Dizide yer alan aile yapıları hangi kelimelerle tanımlanmaktadır?”, “Dizide izleyicilerin kendine yakın hissettiği karakterler kimlerdir?”, “Dizide yer alan aile yapıları nesnel bir şekilde aktarılmakta mıdır?”, “Muhafazakâr ve seküler kesim nasıl temsil edilmektedir? Bu temsillerle hangi mesajlar verilmektedir?”, “Dizide politik mesaj verilmekte midir?”, “Muhafazakâr ve seküler kesim temsilleri izleyenler üzerinde nasıl bir etki bırakmaktadır?”, “Dizi gündelik sohbetlerde yer almakta mıdır? Hangi açılardan?” şeklindeki soruların yanıtı aranmaktadır. Çalışmada alımlama analizi yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada kartopu örneklem yoluyla Kızıl Goncalar dizisini takip eden ve Sivas’ta yaşayan on katılımcıya ulaşılmıştır. Çalışma sonucunda, dizide iki kesime yönelik duygudaşlık, karşılıklı etkileşim ve iletişim, dayanışma mesajları verildiği, yaşam tarzları bağlamında iki kesimin de aşırıya kaçmaması gerektiği, dizinin kız çocuklarının okutulmasına yönelik mesajlar içerdiği tespit edilmiştir. Ayrıca dizide yakın geçmişle ilgili politik mesajlar verildiği görülmüştür. Bununla beraber katılımcılar tarafından dizinin genellikle farklı kesimleri konu edindiği için takip edildiği, iki kesimin dizide keskin ayrımlarla temsil edildiği, dizide yer alan aile yapılarının genellikle muhafazakâr / laik, seküler şeklinde tanımlandığı, dizinin izleyenler üzerinde etkili olduğu, aile yapılarının nesnel olarak aktarıldığı görülmüştür.

The Reflection of Contemporary Art in The Movies: The Case of “The Square” Movie

2024-08-14T22:24:49+03:00

The term "contemporary art" refers to late twentieth century art or World War II. It is used to describe art after World War II. Contemporary art is a difficult art to analyze as it deals with many issues such as globalization, feminism, and identity formation. It also reflects the class and cultural problems that exist in society. The reflection of contemporary art in movies is a remarkable topic that encompasses various aspects of visual and narrative techniques, thematic exploration, and cultural commentary. Contemporary art, known for its diverse and often experimental forms, has found a rich and complex interplay with the cinematic medium. This relationship allows filmmakers to explore the boundaries of storytelling, aesthetics, and social critique. This study examines the 2017 Swedish satirical comedy film The Square, directed by Ruben Östlund. The film, which is shaped around the story of the main character named "Christian", a curator of the Museum of Contemporary Art, calls people to sacrifice and reminds them of their roles as responsible people. With this study, it will become clear how issues such as the impact of contemporary art on culture, museums and art exhibitions, how the basic language of art is manipulated by the media, and how the criticism of capitalism are given through film.

Baudrillard’ın Felsefesinde Sinema ve Hipergerçeklik: Fetih 1453 Filmi Örneğinde

2024-08-13T12:41:47+03:00

Fransız düşünür olarak tanınmakta olan simülasyon kuramıyla gerçeklik üzerine ortaya koymuş olduğu felsefesiyle bilinen Baudrillard’ın sinemaya yaklaşımının ele alındığı bu çalışmada, sinemada hipergerçekliğin sunumu olarak görülmekte olan tarih filmlerinden Fetih 1453 filmi tarihsel çözümleme yöntemiyle incelenmeye alınmıştır. Bu bağlamda çalışmamıza konu olan; “Baudrillard’ın Felsefesinde Sinema ve Hipergerçeklik: Fetih 1453 Filmi Örneğinde” başlığında çalışmada Fetih 1453 filmi ele alınarak Baudrillard’ın sinemadaki hipergerçeklik üzerine ortaya koymuş olduğu felsefesinin incelenmesi amaçlanmıştır. İnceleme sonucunda Baudrillard’ın tarih filmlerinde hipergerçeklik üzerine savunduğu düşüncelerinin yansıtıcısı olan Fetih 1453 filmi çok ses getiren filmlerden birisi olmasının yanı sıra gerçekliğin hipergerçeğe dönüştüğü, yanılsamanın, imgenin ve estetiğin yok olmasının ardından ideolojinin de öldüğünün görüldüğü film olarak literatüre geçtiği sonucuna ulaşmak mümkün olmaktadır.